Tokay ‘’Basın Mensuplarımıza Teşekkür Ediyoruz’’
Türk Eğitim-Sen Gölcük Şube Başkanı Yaşar Tokay yaptığı basın toplantısında yaptığı açıklamasına şu sözlerle başladı ‘’Basınımızın değerli çalışanlarına mesleklerinde başarılar diliyor, sendikamıza hoş geldiniz diyoruz. Halkın, kamuoyunun ve STK’ların nabzını tutan medya, görevi gereği sağlıklı bir demokrasinin de temel unsurlarından biridir. Bu noktada Türk Eğitim Sen Gölcük Temsilciliği olarak ülkemizdeki ekonomik, siyasi, eğitim, kültür vb. birçok konuda görüşlerimizi alacak olan siz basın mensuplarına teşekkür ederiz.
Şehidimize Allah’tan Rahmet Diliyoruz
Başkan Tokay açıklamasının devamında geçtiğimiz hafta Gölcük’ü büyük yasa boğan şehidimize Allah’tan rahmet dileyerek şu sözleri dile getirdi ‘’Yeni bir yıla girdiğimiz günümüz Türkiye’si sancılı bir dönemden geçmektedir. 33. Yılına girmiş bölücü terör meselesi hala Türkiye’nin kanını emmekte, çok sayıda vatan evladı bu uğurda yitirilmektedir. Bu bağlamda geçtiğimiz Cuma günü Gölcük’ten vatan toprağına verdiğimiz şehidimiz Bayram Özdere’ye ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize ve kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz’’.
Habur’dan Gövde Gösterisiyle Giren Alçaklar Yüreğimizi Yakmıştır
2002’ye kadar sıfırlanmış olan terörün, bu kadar azmasının elbette nedenleri üzerinde durulmalıdır. Terör, güvenlik ve dış politika gibi en temel meselelerde, son 15 yıldır tercih edilen yöntem; geçmişle hesaplaşma, eskiyi ayıplama ve yeni arayışlar şeklindedir. Çelişki ve zıtlıklar devri diyebileceğimiz, son 15 yılda 40 bin kişinin ölümünden sorumlu terörist başı çözümün mimarı, teröristler de neredeyse kandırılmış çocuklar olmuştur. Hatta bu baskı kime yapılırsa onlar da dağa çıkar diyerek ,ülkedeki katı bakışı güya yumuşatmayı amaçlayan çözüm süreci Güney Doğunun adeta hainlere teslimine vesile olmuştur.Habur’dan gövde gösterisiyle giren alçaklar yüreğimizi yakmıştır.Silahlı mücadele yerine müzakere benimsenmiştir.Türk Eğitim Sen olarak, terörün kökünün kazınmasına taraf olduğumuz bilinen bir gerçek.Fakat bölücü düşüncenin, terörist yuvalanmanın alan kazandığı,eşkıyanın şımartıldığı çözüm sürecine başından itibaren karşı olduk.
Öğrenci Görünümlü Terör Maşaları Üniversitelerimizde Palazlandı
Başkan Tokay açıklamalarına akademisyenlere değinerek şu sözlere yer verdi ‘’Bazı kanaat önderlerinden akil adamlar icat edilmiş, süreci hazmettirme görevi verilerek sahaya sürülmüştür.Bu arada akil adamlık teklifi Genel Başkanımız İsmail Koncuk’a da teklif edildiğinde bunu hakaret kabul ederek red etmiştir.Geçtiğimiz günlerde ‘Devlet terör yapıyor’ bildirisine imza atan 1128 akademisyen içerisinde bu akillerden bazılarının yer alması da oldukça manidardır. Öğrenci görünümlü terör maşaları Üniversitelerimizde palazlanıp Fıratlara kıyarken, Akademik kadrolara da çok sayıda bilim adına ne yaptıkları meçhul, terör sevici hocalar çöreklenmiştir. Bu aydın müsveddelerine,bu makamların nasıl tahsis edildiği ayrıca sorgulanmalıdır.Mardin de doğmuş ,vatanını ve bayrağını çok seven Türklüğe ve Atatürk e gönülden bağlı ,bilim nobeli almış Aziz SANCAR hoca ise ,bunlara ne demeli kamu oyunun takdirine bırakıyoruz. Millet olma bilincinin son yıllarda ne kadar aşındırıldığı her konuda ne kadar bölündüğümüz ortadadır. Etnik köken vurgusunun çok yapıldığı, herkesin kökenine bakıldığı,Türklükten kaçışın olduğu bu süreçte, andımız okunması yasaklanmış, bayrak şiiri kitaplardan kaldırılmış, Atatürk’ün ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözü büyük alerji yaratmış,şanlı bayrağımız bölücüleri tahrik gerekçesiyle bazı yerlere astırılmamış, tek tipçi, militarist ve Kemalist Cumhuriyet denilerek ,adeta terörü besleyen düşünce ve duygular okşanmıştır’’.
Çözüm Sürecini Hayvanlar Bile Anladı’ Diyen Memur Sen’in Eski Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu Cizre’de Yaşananlara Ne Demektedir?
Türk Eğitim-Sen Başkanı Tokay açıklamasına şu sözlerle devam etti ‘’Sorunlu işleyen çözüm sürecine karşı gerekli uyarıyı yapanları ‘Çözüm sürecini hayvanlar bile anladı’ diyerek alaya alan ve hakaret eden Memur Sen’in Eski genel başkanı Ahmet Gündoğdu,( şimdi ki Ak Parti Milletvekili )Güneydoğu’da, Şırnak’ta, Cizre’de olanlara acaba ne demektedir? Sonuçların tartışıldığı, nedenlerin ve süreçlerin gözden kaçırıldığı bu ikiyüzlü devirde farklı düşünceler, linç kampanyasıyla itibarsızlaştırılmış, görmezden gelinmiştir.
Ülkemizde Güdümlü Basın Önemli Bir Aktör
Eski dönem düzenine Dayatma ve vesayet denilip şikayet edilirken, aynı uygulamanın ileri demokrasi versiyonuna geçilmiştir. Güdümlü basının önemli aktör olduğu ülkemizde, Maalesef “Türkiyeli” yeni aydınların ekranlarda asıp kestiği, muhalif düşüncelerin ulusal medyadan kovulduğu konuşturulmadığı tek sesli dev bir koro yaratılmıştır.Anayasanın değişmesi gerektiği ve Başkanlık sistemine geçişin elzem olduğu propagandası da ülke gündeminden düşürülmemiş ,adeta terörün bile bunlarla bitirileceği vurgusu yapılmıştır.Terör, güvenlik eksenindeki bu başarısızlık dış politikada da kendini göstermiştir
Yarınların Ülkemizi Bilinmez Bir Serüvene Sürüklememesi En Büyük Temennimizdir
Başkan Tokay açıklamalarına şu sözlerle devam etti ‘’Cumhuriyet’in dış politika, diplomasi geleneği burada da küçümsenmiş, mevcut uygulamalar değiştirilmiş, yeni politikalar gene de Türkiye’yi değerli ve yalnız ülke olmaktan kurtaramamıştır. Devleti yönetenlerin stratejisi her meselede deneme yanılma, siyah beyaz metodunu içermektedir. Yönetim anlayışındaki bu hatalar en basit örneğiyle, Suriye’den gelen iki buçuk milyon Mültecinin tüm ülkeye yayılıp sokaklara savrulması ile kendini göstermiştir. Güney sınırlarımızdaki yangına binlerce km uzaktan gelip müdahil olan ülkelere nazaran, Irak ve Suriye de aleyhimizde oluşan gelişmelere seyirci kabilinden bakmaktayız. Ortadoğu hastalıklarının ülkemizdeki kuluçka dönemini Ankara da ,Suruç’ta ve İstanbul’da ki çok sayıda insanımızın katledilmesinde gördük.Yarınların ülkemizi bilinmez bir serüvene sürüklememesi en büyük temennimizdir. Tarihte bilinen ilk Stratejist Çinli Sun Tuzunun ‘Zafer muharebeden önce kazanılır’ sözü devleti yöneten kadroların ve kurumların şiarı olmalıdır’’.
Devlet Aklının Zikzaklar Çizmesi Günümüzün En Büyük Problemidir
Yargı bağımsızlığı ortadan kalkmış , hak hukuk kavramı gasp edilmiş, sayısal çoğunluk milli irade olarak dayanak yapılmış, erkler neredeyse tek elde toplanmış, toplumdaki adalete olan güven de sarsılmıştır. Özgürlükleri elinden alınan bir çok komutan, örgüt kurma ve devleti güya yıkma girişimiyle Ergenekon, Balyoz gibi davalarla uzun süre haksız yere içeriye atılmış, sonrada ‘Siz Masumsunuz’ denilerek özgürlüklerine kavuşturulmuştur. Bu davaları yürüten hakimler ve savcılar o dönemin kahramanı iken, bugün vatan haini olmuşlardır. Devlet aklının bu kadar zikzaklar çizmesi günümüzün en büyük problemidir.
Türkiye’nin Eğitimin Sorunlarını Çözmek İmkansızdır
Mevcut zıtlıkların acı şekilde yansımasını eğitim üzerinde de görmekteyiz. İdeolojik ve Siyasi dayatmanın eğitimdeki etkisi kılcal damarlara kadar uzanmıştır. Bakanlığın temel kurumsal yapısının bozulması, hafızasının sıfırlanması, yönetim ve organizasyonun siyasi yandaşlara teslim edilip masa başı kararların alınması ile Türkiye’nin eğitimin sorunlarını çözmek imkansızdır. Hedeflenen insanı yetiştirmekten uzak ,merak ve yaratıcılığı yok eden eğitim sistemimiz , en değerli kaynağımız gençlerimizi harcarken geleceğimizi nasıl kurtaracağız.
Eğitim Planlamasındaki Hatalar, Atanmayı Bekleyen 400 Bin Mezun ve Mutsuz Öğretmen Yaratmıştır
Bilimsellikten nasibini almayan dayatmalar, eğitimde de kendini göstermiştir. , 60 aylık çocukların zorla okula gönderilmesi, 4+4+4 eğitim sistemine dönüşüm, dershane sistemi yerine kurs ,etüt ve eğitimde paralı okula geçiş, sınav sistemleri ve müfredatların sürekli değiştirilmesi, atama ve yer değiştirme yönetmeliğindeki değişiklikler, iflas eden Fatih Projesi, serbest kıyafet uygulamasının okullara sokulması, Alo 147 hatları, rotasyon meselesinin başlatılıp rafa kaldırılması ve tekrar gündeme alınması, Öğretmen yetiştirme ve alımdaki değişiklikler, gibi bir dizi kararlar, eğitimin özünden çok günü kurtarmaya dönük atılan adımlardır.Eğitim planlamasındaki hatalar, atanmayı bekleyen 400 bin mezun fakat mutsuz öğretmen yaratmıştır.
Ülkemiz 50 OECD Üyesinden 47. Sıradadır
Son yıllarda TEOG, YGS ve LYS de ders başarı ortalamalarındaki inanılmaz gerileyiş bunu kanıtlamaktadır. Pisa ve Timms gibi eğitim başarısını ölçen uluslar arası kuruluşlar nezdinde de ülkemiz 50 OECD üyesinden 47. sıradadır. Geleceğimizi kurtaracak olan yeni nesilleri yetiştirmek, akılcı ve bilimsel ilkeleri benimsemiş yeni bir eğitim yapısıyla mümkündür. Karma eğitimin sakıncalı olduğu ,kaldırılması gerektiğini savunan yandaş sendikanın tüm bakanlığı ele geçirdiği bu ortamda başarı beklemek hayal olmalı. Sistemin özü olan, kendisi var sözü yok fedakar Öğretmenlerimizi, maddi manevi desteklemeli, gereken saygı ve değer verilmeli,siyasi ve sendikal baskı yapılmamalıdır.Okullarda öğretmenleri ayrıştıran iş barışını ve kurum kültürünü zedeleyen yandaş müdahaleler sona ermelidir.
Türk Eğitim Sen Olarak Haksızlığa Uğramış, Kim Varsa Konunun Takipçisiyiz
Başkan Tokay açıklamalarına müdür ve müdür yardımcısı atamalarına değinerek şu sözleri dile getirdi ‘’Son iki yıldır okul müdür ve müdür yardımcılıkları siyasi yandaşlara haksızca teslim edilmiş, liyakat, başarı ve idari yetenekler bir kenara atılmış ve milyonlarca öğrenci bu anlayışa teslim edilmiştir. İdarecilerin mülakat denilen ilkel, kayırma metoduyla alınması sorunları daha da büyütmektedir. Binlerce müdür ve müdür yardımcısının bir günde tasfiye edilip kenara itilmesi büyük haksızlıktır. İdari mahkemelerin burada haksızlığa uğrayan tüm yöneticilerin davasına en kısa sürede bakması ve görevlerini iade etmesini beklemekteyiz. Yöneticilerin lehinde sonuçlanan mahkeme karalarının da uygulanmadığını da görmekteyiz.Mevcut yasalar idarenin en kısa zamanda yargı karlarını uygulaması yönünde hüküm verirken ,bakanlık hala harekete geçmekte direnmektedir.Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu nun 1 Kasım seçimlerinden sonra çok kez dile getirdiği ülkedeki herkesin başbakanı olma ve adil davranacağız taahhüdünün gereğini beklemekteyiz. Türk Eğitim Sen olarak haksızlığa uğramış, kim varsa konunun takipçisiyiz’’.
İş Güvencemize Yönelen Tehdidi Çalışanlarımızın Kımızı Çizgisi Olarak Gördük
Türk Eğitim Sen,Genel Başkanından tüm teşkilatlarına kadar eğitim başta olmak üzere gördüğü her problemi ve çözümünü çeşitli yollarla dile getirmektedir. Son yıllarda iş güvencemize yönelen tehdidi çalışanlarımızın kımızı çizgisi olarak gördük. Kamu çalışanlarının aleyhinde çıkacak olan yasa, çalışma şartları ve diğer hallerde şartları geriye götürecek her olumsuzluğa tedbir alıp öneri çözüm yolları sunuyoruz. Bugünkü Mevcut sendika yasasıyla genel yetkili sendika toplu sözleşmede bütün kamu çalışanlarını temsil etmektedir. Maalesef çalışanların masada pazarlandığı defolu toplu sözleşmeler görmekteyiz. Ülkenin gelişme ve büyüme payından kamu çalışanları yeterince yararlanamamaktadır. Sırtını iktidara dayayan Memur Sen’in bu dirençsiz haliyle beklentileri karşılaması mümkün değildir.
Bu Tutarsızlık Eğitim Bir Sen’in En Komik Kazanım Örneklerinden Birisidir
Sendikaların varlık amacı çalıştığı kişi, kurum ya da devlete karşı çalışanların haklarını sonuna kadar istemektir . Bu anlamda sendikalar ruhen muhaliftir. Türkiye’de kamuda çalışanların büyük kısmı mobbingle iktidarı destekleyen yandaş sendika üyesi haline getirilmiştir. Böyle bir sendikacılık kamu çalışanlarının derdine derman olamaz. Türk Eğitim Sen’in nöbete 6 saat ek ders talebi ve diğer sendikaların talepleri nöbet tutmama eylemine dönüşmüşken, malum sendika bu eylemi engellemek için öğretmenlere baskı uygulamıştır.Toplu sözleşmede haftada 2 saat ek ders karşılığı hükümetle anlaştıkları bu talebi kendi kazanımlarıymış gibi reklam yapmışlardır.Sıfır eylem sıfır mücadele ile dilekçe vererek bu sorunu hemen çözmüşlermiş. Bu tutarsızlık Eğitim Bir Sen’in en komik kazanım örneklerinden birisidir.Bir sendika düşününki ;din, diyanet ,ahlak ve faziletin ,Allaha inancın ve teslimin yolu İmam Hatip okullarından geçer anlayışıyla bu okullara pozitif ayrımcılık yapsın,sonra da makam açlığı ,köşe kapma aşkıyla her yere haksız da olsa kendi adamlarını yerleştirsin.Sahiplenme duygusu ve biat kültürü geçmişin bu mütevazi insanlarını da kibirli yapmış,dünyevileştirmiştir.
Devlet töresinde bozulmaların olduğu bu ahvalde,gıda fiyatları sürekli artmış,et lüks tüketim maddesi olmuş,açlık sınırı 1385 tl ile 1300 tl ye çıkan asgari ücreti geçmiştir.Petrolün varil fiyatı 30 dolara gerilerken,akaryakıt hala yerinde saymaktadır.Böylece Suriyelilere harcanan 8,5 milyar doların da kaynağı belli olmuştur.Araç trafik sigortasına yapılan %300 e yakın garip zammın da mutlaka bir açıklaması vardır.İşsizlik,açlık ve fakirlik illetini yarışma,magazin,evlenme ve eğlence programlarıyla hafifleten vatandaşımız ,tv ye kendini esir ederek bir nevi kendi kurtuluş yolunu bulmuştur.Gençlerimiz de kitap kurdu olmaya hevessiz iken teknolojiye, telefon ve bilgisayara bağımlı olmayı yeğlemişlerdir.Ülkede var olan tüm problemler ciddi şekilde ele alınmalı ortak akılla çözüm üretilmelidir.Zamanın hızına ayak uydurulmalı ,değişen ve gelişen dünya ile her sahada mücadele etmek için iş ehline teslim edilmelidir.
Türk Eğitim Sen Ülkedeki Milli Yerli Ve Yürekli Tek Sivil Toplum Örgütüdür
Her türlü olumsuz şartlara rağmen Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen hakkı ve doğruyu savunmaya devam edecektir. Büyük Önder Mustafa Kemal in Toroslar da bir Yörük çadırı tütüyorsa hala umut vardır sözüne istinaden,230 bin Türk Eğitim-Sen’li ,450 Kamu-Senli bu bilinci taşımaktadır. “Türkiye Kamu-Sen ve onun Amiral gemisi Türk Eğitim Sen ülkedeki milli yerli ve yürekli tek sivil toplum örgütüdür”.Taşıdığımız sorumluluğun bilincindeyiz.
Merve Beyda Gül