Hazan mevsimi geldi çattı… Geçtiğimiz günlerde bölgemizi etkileyen uzun süreli Basra alçak basıncının neden olduğu ağır ve sıcak havanın ardından artık havalar yine mevsim normallerine döndü…
Leylekler gideli bayağı oldu… Gökyüzünün F-16’ları sayılan kırlangıç kuşlarını da pek göremiyorum sanki…
Hanımlar artık kış hazırlıklarının sonuna geliyor… Ev tarhanasının kurutulma işlemi son safhada…
Semt pazarlarında yılın son hasadı ürünler satılıyor artık…
Artık geceleri daha serin…Günler daha da kısaldı…
Ağaçlar yaz boyu birlikte oldukları yaprakları ile yavaş yavaş vedalaşıyor…
Artık çöpçü kardeşlerimiz cadde ve sokaklarda daha fazla hazar süpürüyor…
Gökyüzünde nadir görülen yıldızlar sanki geceleri daha bir soğuk gibi…
Yazın ortasında doğan minnacık köpek eniği bizim apartmanın bahçesindeki köşede geceleri annesine daha bi sarılıyor…
Hazan mevsimi olduğunca ağırlığı ile daha bi çöküyor memleketin üzerine…
"Teselliden nasibim yok hazan ağlar baharımda." Demiş Mehmet Akif Ersoy…
***
Tarihe ne kadar sahip çıkıyoruz?
Çok eski çağlarda Eski Bitinya Krallığı’nın yaşadığı toprakların üzerinde yaşıyoruz bugün… Bölgemiz tam bir tarih geçmişi üzerinde bulunuyor…Kimbilir altımızdaki toprak katmanları arasında daha nice tarihi geçmiş ve izleri var…Kuzeydoğumuzda buradan yaklaşık 45 kilometre uzaklıkta tam 2.000 yıllık tarihi geçmişi bulunan Tarihi Taşköprü var…Bölgemiz tam bir tarih hazinesi üzerinde oturuyor, bugün köylerimizdeki eski yapılar ve evlerin bir çoğu yok olup gitmiş vaziyettedir…Ayrıca bir çoğu da artık yıkılmak üzere…Kocaeli Büüyükşehir Belediyesi kurulduğu günden itibaren pek çok tarihi yapıya sahip çıkarak bu yapıların yeniden doğmasına neden oldu…Büyükşehir Tavşancıl ve Demircilerdeki bazı tarihi konakları yeniden restore edip yapıyor…Büyükşehir’in aynı hassasiyeti Gebze köylerindeki ve Eskihisar’daki eski ve yok olmak üzere olan eski yapılara da göstermesini umuyor ve bekliyoruz. Bizden hatırlatması sadece…
***
Anadolu kasabasından, milyonluk Gebze’ye…
Biz 1978 yılında Gebze’ye ayak bastığımızda, burası beldeleri ve köyleri ile birlikte 40 bini bile bulmayan sakin bir Anadolu kasabasıydı. Bugün ise deniz, sanayi ve taşocakları oyukları arasında sıkışan Gebze’nin nüfusu çoktan eski beldeleri hariç 500 bini geçti.... Gündüz bu rakam bir milyonu bulup geçiyor bile…Yolları hem hüfus açısından hem araç sayısı açısından adım atacak gibi değil…
***
Bu birlik ruhu korunmalı…
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin , Kuzey Irak konusunda tezkere uzatılmasını öngören karar için toplanması ve oy birliği ile karar alması herkesi memnun etti. Özellikle de ortak ruhla ve birlik anlayışı ile hiç parti ayrımı gözetmeksiniz toplanılması bizleri ziyadesiyle memnun etti.
Dev Atatürk portresi ve bayrağımız altında liderlerin Meclis’te serpme kahvaltıda bir araya gelmeleri ve çay içmeleri, memleketin ortak sorunlarını görüşmeleri de güzel bir olay ve gelişmedir…Artık birbirimizle kavga etmeyelim ve Vatanımız ve Bayrağımız etrafında birleşelim, daha da güçlenelim... Artık ayrıştırıcı üslup değil, birleştiren üslup kullanalım... Herkesin ortak dileği ve umudu bu!
Bugünkü yazımızı bir temel fıkrası ile sonlandıralım:
Temel'e küçükken sormuşlar:
-Temel sizin köyde doğmuş büyük bir adam var mı?
Küçük Temel çok rahat bir şekilde cevaplamış:
-Yoo.. Pizum çöyde genelde herçez bebek doğayi..
Herkese sağlıklı bir hafta boyu diliyorum…
SAĞLICAKLA KALIN!