İçinden geçtiğimiz bu zamanlarda herkes bir suçlu aradı. Hayatımıza yeni giren kelimeler oldu. pandemi, corona, entübe gibi kelimelerin ne olduğunu yakından öğrenerek teşhis ettik.
İnsan olmanın doğasından mıdır bilmiyorum? ama her sorunun ardından mutlaka bir suçlu aramak özelliğimiz olduğu kesin. Virüs ilk çıktığı zamanlarda Dünya sakinleri olarak hep bir suçlu aradık.
Virüs’ün ilk görüldüğü yer olan ÇİN ülkesi, yine kolay olanı seçerek suçlu aramaya koyulduk.
Ama nedense, virüs’ün hep birileri tarafından yapıldığı konusundaki açıklamalar ve proğramlar sayesinde hep kafalarımız karıştırıldı.
Hep kolay olanı seçerek bir suçlu aradık.
Benim şahsi görüşüm bu, virüs’ü bizi yoktan var eden güç tarafından (ALLAH) bize bir imtihanı olduğu konusuna inanıyorum.
Vürüs’ü araştıran, ilacı bulan, ilk çıktığı yer nedense hep inançsız ateist toplumdan geliyor. Buda benim kafamda açıklanması zor sorularla dolduruyor.
Bir yaratıcının olmadığına inanan topluluklar, neden bu virüsün birden tesadüfen ortaya çıktığını itiraf etsin ki: onlarda doğallığın gereği olarak ve bilerek bir suçlu aradılar.
Uzun süredir mazlumların ahını alanlardan ya da vesile olanlardan bunun hesabının sorulmayacağını mı sanıyoruz?
Duanın açamayacağı kapı yoktur. Hak din olan İslam coğrafyasında, uzun süredir mazlum halka yapılan işkencelerin ve ölümlerin hesabının sorulmayacağını mı sanıyorsunuz?
Hey şeyin sahibi olan ALLAH yarattığı kulunun sesini duydu ve duasını kabul etti.
Bu, mazlumlar coğrafyasının çığlığıdır.
Bu, İnsan öldürmenin cezasıdır.
Bu, bu yetim ve öksüzlerin sahibi olan Rabbimizin son uyarısıdır.
Bu, kutsal olanın dokunulmazlığıdır.
İnsanlık bir an önce kendisini düzletmeli, rabbine yönelerek dua ederek af dilemelidir. Rabbim bizi affedilen kullarından olmayı nasip etsin.