İnsan oğlunun yorgun olduğu zamanlarda aklına ilk gelen şey bir bardak çay veya kahvedir. Çünkü insan ruhunu en iyi dinlendiren yorgunluğu üzerinden alıp götürür. Çünkü kahve insanı dinlendirirken kahveyi içtiğiniz insanla da sohbeti koyulaştırır.
Kahve içerken dostluklar pekişir, içinizi ısıtır, içiniz ısındığı zamanda sohbet ettiğiniz kişiyle dostluğunuz pekişir, bu nedenle kahve herkesle içilmez.
Yaşam o kadar zorlaştı ki insan artık çok çabuk yoruluyor ve yıpranıyor. Değerlerimizden uzaklaştıkça ruhumuzu kaybederek adete bir robota dönüştüğümüzü görürüz. Bu nedenle de sürekli ve koşarken de kaybediyoruz küçük mutluluklarımızı ve bazen de ayaklarımızın altında çiğnediğimiz çiçekleri ve canlıları görmezden geliyoruz.
Sonra bir dostla kahve içerken diyoruz ki kendi kendimize yaptığımız bu hareket bize yakıştımı bizde kendimizi sorguluyoruz. Bir dost sesini arıyoruz bu kez sabah, öğlen ve akşam kuşağında çünkü o dost sesine çok ihtiyacınız oluyor.
Bazen de yediğimiz yemeğin tadını aldığımıza şükretmeyip ne yediğimizi paylaşmayı daha bi önemsiyoruz…Kendi içimize dönmek yerine başkalarını gözetliyoruz…
Oysaki varlığı darlığı bırakarak bir dostla sağlıklı bir şekilde bir kahve içip isyanları bırakıp şükretmeyi düşünmeye başlamalıyız, çünkü sağlıklısınız kahve içmeye dostunuz yanına yürüyerek geldiniz bundan güzel ne olabilir sence. Eskiden böyle değer verenlere hayatın tadını doya doya alanlara kadirşinas insan demezlermiydi.
Tamda şimdi biraz durup yavaşlamanın, kadirşinaslığın, etrafımızdaki güzellikleri de farkederek yaşamanın, ceplerimizdeki mutlulukları düşürmeden ellerimizle sıkı sıkıya tutunmanın zamanı bence …
Kendimize geç kalmayalım! Kahve içecek bir dostla bu güzel dünyanın temiz havasını soluyacak bir köşe bulalım olmaz mı...