İnsanımız maalesef demokrasi travması yaşıyor, neden mi dersiniz Anayasal haklarının hiç birisini kullanamıyor da ondan ,eğer haklarını rahatça kullanabiliyor olsa idi kendi yaşantısının da çok güzel ve müreffeh olması gerekmez miydi.
Seçip gönderdiklerimiz bile bizleri unutuyorsa buna demokrasi demenin bile çok zor olduğunu açık açık söylemek lazım.
Oysaki demokrasi bilincinin, sivil düşünce ve kültürün ve dahi demokratik siyasetin kurumsallaşması için bir devamlılık gerekir.
Fakat nedense bizde siyaset yıllarca on yılda bir sekteye uğramış kişilerin kendi ikballeri için millet adete yok sayılmıştır.
İhtilal cuntacıları kendi rahatları için kanunları bile kendilerine göre çıkarmış vatandaşa da sağol yaşa paşamdan başka bir şey kalmamıştır. Eğer vatandaş bunlardan başka bir şey söylese akibetinin ne olacağı belli olmadığı için susuturulmaya çalışılmıştır.
Bugünkü siyasi partiler için de aynı durum geçerli değilmidir? Seçmen sadece sandığa gider ve oy kullanır ondan sonramı gerisi yönetenlerin omuzunda yükselen nidalar değil mi? Hiç diyalog ve uzlaşmaktan yana olan parti ve liderlerini gördünüz mü o zaman demokrasi inşa etmeleri düşünülemez, mümkünde değildir.
Birisinin ak dediğine diğeri kara derse millet inliyormuş kimin umuruna olmuş mu acaba, o zaman bizde siyaset demokrasiden yana mı? yoksa demokrasi siyasetin içinde eriyip yok mu? oluyor. Bunu irdelediğimiz de Anayasanın vaz geçilmez unsuru olan olan siyasi parti liderleri demokratım dedikleri halde demokrasiyi siyasetin değirmeninde öğüterek kendilerine göre demokrasi uydurmakta ve lider emrinin uygulandığı ön plana çıkartarak kendi kurmayları dahil teşkilatın sade üyesinden en üst kademeye, millet vekillerine kadar hiç bir kimse özgürce fikirlerini beyan edemediği duruma gelmezler mi? Eğer lidere karşı çıkan kim olursa bir daha ki seçimde yok olup gitmeyecek mi? Biz bunun adına da demokrasi demeye devam mı edeceğiz.
Bundan da anlaşılıyor ki, demokrasi dediğimiz demokrat kavramı kişilerin hür iradesiyle düşünüp özgürce ifade edebildiği bir olgudan çıkıp siyasetin potasında eriyen ve kendini siyasetin emrine veren daha doğrusu siyasiler tarafından kendilerine entegre edilen bir kavram olarak kalır.
. Bunun adına da demokrasi ve özgür iradeyle seçilenler diyeceksiniz. O zaman ne mutlu bize...