Yaptığım gözlemlerde ülkemizde sokaklarda yaşayan çocukların sayısının her geçen gün arttığını görmemezlikten gelemeyiz.
Sosyal devletin en başta geldiği şey ise bu çocuklara sahip çıkmak olduğunu biliyoruz ama ne yazık ki yıllardır gerek hükümetler tarafından, gerekse toplum tarafından görmezden gelinen bu çocuklara kimse doğru dürüst sahip çıkmadı.
Şunu iyi biliyoruz ki doğarken ailemizi seçme şansımız yok. Kimileri sırça köşkte yaşarlar kimileri de sokaklarda, bu çocuklar, günlük geçim mücadelesini yalnız başlarına veren, evleri sokak olan, terk edilmiş veya güvensizlik duygusu, istenmeme, fiziksel ve cinsel taciz nedeniyle ailelerini terk etmiş çocuklar olduğunu biliyoruz.
Sokakta oldukları için bu çocuklar ne bulurlarsa onu yedikleri gibi her türlü uyuşturucuya da alışmadan geri kalmazlar .Bunlara tinerciler dedik kesip attık tehlikeli yaratıklar dedik ama hiç kimse bunları nasıl tedavi edip toluma faydalı bir birey olarak katılmalarını sağlayalım demedik.
dikkat çekici şeyin ailede ki ekonomik sorunlar olduğunu gördük, dikkatimizi çeken başka önemli faktörde sokak çocuklarının çoğunluğu parçalanmış ailelerden geldiğini görmekteyiz.
Aile de çocuk sahibi olan her anne ve baba'nın en zor şartlarda bile yavrularına sahiplenmedikleridir. Oysa ki yavrularına sahiplenmeyen ailelerin çocukları, hayat ağacının dallarından sokağa zamansız düşen güzel meyveler olduğunu unutmamalıyız, onları sahiplenmek bir insanlık görevi olduğunu da unutmamalıyız.
Aslında onlara sahip çıkarak, onları hayata kazandırmak hiçte zor değildir.
Her çocuk zor yetişen bir çiçektir. Kaderlerine göre kimisi mutlu kimisi muhtaç yetişir. Sahipsiz kalmış, kendi kaderlerine terk edilmiş bu çiçekleri kurutmayalım.
Sovyetler Birliğinin kapalı olduğu dönemi çok iyi hatırlıyorum, hakkında hiçbir şey bilmezdik ne zamanki bilim ve teknoloji büyüdü, Sovyetlerin halka karşı olan baskısının önüne geçilemez oldu.
İnternet sapıkları o kadar çoğaldı ki, artık sadece bilgisayar da tıklamak kadar evimizin içinde olduğunu gördük. Bu çürümüşlük o kadar arttı ki hasta ruhlu insanların aldıkları esrar kokain ve buna benzer uyuşturucularla cep telefonlarına yaptıkları kayıtları bilgisayarda yayınlamaktan da geri kalmaz oldular.
Maalesef bu sapıklıklar okullara kadar düştü. Okul önlerinde her türlü uyuşturucunun satıldığı mekanlar haline dönüştü.
Sapıklık o kadar çoğaldı ki hayvanlara yapılan eziyetleri gördükçe içim kan ağlıyor.
Bu kadar hasta ruhlu insanların ise aramızda dolaşıyor olması beni ürpertiyor. Kadın cinayetleri aldı başını gidiyor, kadın dövmek adete moda oldu kadını dövmek hasta ruhlu insanların işi olduğunu bilmek gerekir. Oysa ki onları doğuran anaları da bir kadın değimlidir?
Toplum olarak nereye gidiyoruz diye sormak istiyorum.
Çocuklar bizim geleceğimiz.
Benim çocuğum onların arasında değil diyerek kendimizi avutmayalım, o girdaba her an yakalanabileceklerini unutmayalım.
Bizi çürütmek isteyen dış güçler bu zehiri toplumumuza enjekte ederek sinsi sinsi gülüyorlar.
Atatürk bu gençliği bize emanet etti, onun için sokaklardan bu çocuklarımızı kurtararak devlet himayesine alalım.