1364 yılında Sultan I.Murat veziri azam olarak Çandarlı Halil Paşayı görevlendirmişti. Bu durum Fatih Sultan Mehmet zamanında daha belirgin kurallara bağlanmıştı.
Başkanlık sisteminin gelmesiyle başbakanlık makamı yerini cumhurbaşkanı yardımcılığına bırakacak. Gündemi meşgul eden tartışmalardan biri de bu değişikliğin bir rejim degisikliği mi yoksa sistem değisikliği mi olduğu. Elbette bu bir sistem değişikliği. Devlet başkanlığı seçimle olacak demokrasi ve cumhuriyet rejimi devam edecek. Ancak asıl sorun yapılan değişikliklerin halka ne kadar anlatıldığıdır.Yapılan anketler halkın yeni anayasayla ilgili bilgisinin olmadığını gösteriyor.Bu nedenle kamuoyu sistemde yapılacak değişiklikler konusunda açık ve net olarak bilgilendirilmeli.
Fetö terör örgütünün gerçekleştirmeye çalıştığı kanlı darbe girişimi başarılı olsaydı ülkemizde bir iç savaş çıkarılacaktı. Bir gecede ülkemizin kaderiyle oynanmak istenmişti. Bunun sonucunda ilan edilen Olağanüstü Hal döneminde ülkedeki mekanizmaların birkaç ayda değiştirilmesi bu işin aceleye getirilmesi elbette doğru değil. Halka güvenmek sadece sandığa gitmek, kararı halka bırakmak değildir. Halka güvenmek her şeyi halka anlatarak sonra kararına saygı duymaktır. Muhalefet ise kamuoyunu bilgilendirme noktasında çaba harcamak yerine meclis önüne hendek kazmayı tercih ediyor.
Başkanlık sistemi ülkemiz için ideal bir sistem olabilir fakat başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı söz konusudur. Ve bu çizgiler kesindir. Başkanlık sisteminde yasama ve yürütmenin birbirinden ayrılması birbirini denetleyebilmesi açısından bir avantajdır. Fakat yeni anayasada cumhurbaşkanına meclisi feshetme yetkisi, partili olabilme hakkı gibi yeni hak ve yetkiler veriliyor. Yasama organında çoğunluğun Cumhurbaşkanının partisinden oluştuğunu düşündüğümde örneğin denetim konusunda yapılacak tartışmaların rengini şimdiden merak ediyorum.
